The year 1796 saw a change in American politics.
- 1796 yılında, Amerikan siyasetinde bir değişim gördüm.
You need to have exact change to pay the toll of the expressway.
- Otoban geçiş ücretini ödemen için tam değişime sahip olmalısın.
Our school has accepted three Americans as exchange students.
- Okulumuz üç Abd'liyi değişim öğrencisi olarak kabul etti.
As cultural exchange continued between the two countries, their mutual understanding became even deeper.
- İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti.
Everything is in flux.
- Her şey değişim halinde.
Everything is in flux.
- Her şey değişim halinde.
It is difficult to adapt oneself to sudden changes of temperature.
- Kendini sıcaklığın ani değişimlerine göre ayarlamak zordur.
Excessive gambling causes the same brain changes as a drug addiction.
- Fazla kumar, uyuşturucu bağımlılığına benzer beyin değişimlerine neden olur.