Modern civilization rests on a foundation of science and education.
- Çağdaş uygarlık, bilim ve eğitim temeli üzerine dayanmaktadır.
When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.
- Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
This story is based on facts.
- Bu hikaye gerçeklere dayanmaktadır.
This story is based on actual events.
- Bu hikaye gerçek olaylara dayanmaktadır.
When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.
- Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
This story is based on facts.
- Bu hikaye gerçeklere dayanmaktadır.
Science is based on careful observation.
- Bilim, dikkatli gözleme dayanmaktadır.
Modern civilization rests on a foundation of science and education.
- Çağdaş uygarlık, bilim ve eğitim temeli üzerine dayanmaktadır.
I can shave without looking in a mirror! That's good, but do not stand over my Persian carpet. You're bloody!
- Aynaya bakmadan tıraş olabilirim! Bu iyi ama İran halımın üzerinde dayanma. Kanlısın!
He has a strong shoulder for you to lean on.
- Onun senin dayanman için güçlü bir omuzu var.
Comedians base their jokes on tragic situations like violent death or serious accidents.
- Komedyenler şakalarını şiddetli ölüm ya da ciddi kazalar gibi trajik durumlara dayandırırlar.
This story is based on facts.
- Bu hikaye gerçeklere dayanmaktadır.
The emigrants have endured physical and mental pain.
- Göçmenler fiziksel ve ruhsal acıya dayandılar.
Can she endure a long trip?
- O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?
There are various ways of enduring the pain.
- Acıya dayanmanın birçok çeşit yolu var.
Hold fast to this tree.
- Bu ağaca sıkı dayanın.
You taught me how to withstand pain.
My house is designed to withstand an earthquake.
- Evim depreme dayanacak şekilde tasarlanmıştır.