Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
- Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
It's evident that human behaviour is more dangerous for the environment than radiation.
- Apaçık ortadadır ki, insan davranışları çevre için radyasyondan daha tehlikelidir.
His behavior, as I remember, was very bad.
- Onun davranışı, benim hatırladığım gibi, çok kötüydü.
His appearance and behavior made me ashamed of him.
- Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.
We were surprised at his conduct.
- Biz onun davranışına şaşırdık.
You must answer for your careless conduct.
- Dikkatsiz davranışının hesabını vermelisin.
His manners are not those of a gentleman.
- Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
Tom can't put up with Mary's bad manners any longer.
- Tom Mary'nin kötü davranışlarına daha fazla katlanamaz.
I can't stand that attitude of his.
- Onun o davranışına dayanamam.
I can't stand that nasty attitude of his any longer.
- Onun terbiyesiz davranışlarına dayanamıyorum artık.
It's hard for me to explain my actions.
- Davranışlarımı açıklamak benim için zor.
We judge ourselves by our intentions and others by their actions.
- Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız.
I'm not accustomed to such treatment.
- Böyle bir davranışa alışık değilim.
She gave her reporters social deportment tips.
- O muhabirlerine sosyal davranış ipuçları verdi.
Behaviour is the highest form of preaching.
- Davranış vaazın en yüksek biçimidir.
It's hard for me to explain my actions.
- Davranışlarımı açıklamak benim için zor.
Her actions disturb me.
- Onun davranışları beni rahatsız ediyor.
He grumbled about the way they treated him.
- Onların ona davranış tarzı hakkında söylendi.
His warm way with people had made him hugely popular.
- Onun insanlara sıcak davranışı onu oldukça popüler yapmıştı.
Bad thoughts lead to bad deeds.
- Kötü düşünceler kötü davranışlara yol açar.
There have been a lot of complaints about the way Tom behaves.
- Tom'un davranış şekli ile ilgili çok sayıda şikâyetler olmuştur.
Many people cannot understand the way hackers behave.
- Birçok kişi bilgisayar korsanlarının davranış tavrını anlayamıyor.