davetsiz

listen to the pronunciation of davetsiz
Турецкий язык - Английский Язык
{s} uninvited

I felt as if I were an uninvited guest. - Davetsiz bir misafirmişim gibi hissettim.

We had some uninvited guests last night. - Dün gece bazı davetsiz misafirlerimiz vardı.

unbidden
intrusive
unbid
uncalled
unexpected

Happiness is always unexpected. - Her zaman davetsiz gelir mutluluk.

We don't like unexpected guests. - Davetsiz misafirleri sevmiyoruz.

unasked
gate crashing
davet
summons
davet
invitation

I'm grateful for the invitation. - Ben, davet için minnettarım.

President Lincoln accepted the invitation. - Başkan Lincoln daveti kabul etti.

davetsiz misafir
intruder
davetsiz gelme
intrusion
davetsiz gelmek
thrust oneself into
davetsiz gelmek
intrude

I didn't want to intrude. - Ben davetsiz gelmek istemedim.

davetsiz gitmek
gatecrash
davetsiz misafir
gatecrasher
davetsiz misafir
uninvited guest; unexpected visitor
davetsiz olarak gitmek
crash
davet
citation
davet
call on
davet
call

Each member was called upon. - Her üye davet edildi.

I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married. - Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.

davet
monition
davet
convocation
davet
invite to
davet
invited to
davet
{i} party

We invited him to the dinner party. - Biz onu akşam yemeği partisine davet ettik.

I asked twenty people to my party but not all of them came. - Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.

davet
invitation, call; party, feast; summons
davet
challenge

It's going to be a big challenge. - Bu büyük bir davet olacak.

Tom accepted Mary's challenge to a tennis match. - Tom Mary'nin bir tenis maçına davetini kabul etti.

davet
vocation
davet
calling
davet
party, (an) entertainment
davet
entertainment
davet
bid

The corporation invited bids for the construction project. - yolsuzluk, inşaat-yapı projesi için fiyat teklifine davet etti

davet
solicit
Турецкий язык - Турецкий язык
Çağrılmayan. Çağrılmaksızın: "Davetsiz gelen döşeksiz oturur."- Atasözü
Çağrılmadan gelen
Davet
(Osmanlı Dönemi) DİABE
Dâvet
(Osmanlı Dönemi) HEBHEBE
Dâvet
(Osmanlı Dönemi) DIAYET
davet
Yemekli toplantı: "Nevin'in her aklına estikçe yaptığı davetlerden biriydi."- P. Safa
davet
Yemekli toplantı
davet
Çağrı, çağırma
dâvet
(Osmanlı Dönemi) çağırma, duâ,. çağrı
davetsiz
Избранное