Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.
- Reis wächst in warmen Ländern.
Bu ülke Japonya'nın yaklaşık iki katı kadar.
- Dieses Land ist ungefähr zweimal so groß wie Japan.
O, sürekli olarak ülkeyi terk edeceğini söylüyor.
- He says he is leaving the country for good.
İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
- While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
He seems to have left the country.
- Er scheint das Land verlassen zu haben.
The war wasted the country.
- Der Krieg hat das Land verwüstet.