I think that sweater is too tight on you.
- Sanırım bu kazak sana çok dar.
These shoes are too tight. They hurt.
- Bu ayakkabılar çok dar. Acıtıyorlar.
You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
- Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.
In my village, there is a small, narrow footbridge over a brook.
- Benim köyümde, bir dere üzerinde küçük, dar bir yaya köprüsü vardır.
This sidewalk is a lot narrower than the one across the road.
- Bu kaldırım caddenin karşısındakinden daha dar.
The cervix is the lower, narrower part of the uterus.
- Serviks rahmin daha alt, daha dar parçasıdır.
Unfortunately he's a little too narrow-minded to accept these changes.
- Ne yazık ki o bu değişiklikleri kabul etmek için biraz fazla dar görüşlüdür.