Ben tazminat ödeyeceğim.
- I'll pay for the damages.
Tom arabanın sahibine tazminat ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay damages to the owner of the car.
Tom zarar ziyan için para ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay for damages.
Alkol karaciğere zarar verir.
- Alcohol damages the liver.
Alkol karaciğere zarar verir.
- Alcohol damages the liver.
Sürücüden zararları talep ettiler.
- They demanded damages from the driver.
Bilim adamları bir gecede bir bardak kırmızı şarap sağlığa zarar vermek için yeterlidir diyor.
- One glass of red wine a night is enough to damage health, say scientists.
Gemi hasarlı değildi.
- The ship was not damaged.
Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.
- The spell of drought did severe damage to the harvest.
Siparişiniz zarar gördüğü için çok üzgünüz.
- We are very sorry that your order was damaged.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Tom zarar ziyan için para ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay for damages.
Tayfun tarafından çatımıza zarar verildi.
- We got our roof damaged by the typhoon.
Sigara içmek akciğerlerinize zarar verir.
- Smoking does damage your lungs.
Fırtına ürünlere çok hasar verdi.
- The storm did a lot of damage to the crops.
Patlama binaya büyük bir hasar verdi.
- The explosion did a lot of damage to the building.
Be careful not to damage any of the fragile items while unpacking them.