dalgalı

listen to the pronunciation of dalgalı
Турецкий язык - Английский Язык
{s} wavy

The picture I drew depicts a face with wavy lips. - Benim çizdiğim resim dalgalı dudakları olan bir yüzü gösteriyor.

He has wavy brown hair and dark eyes. - Onun dalgalı kahverengi saçları ve koyu renk gözleri var.

waved
phys. alternating
undated
choppy

The ocean was choppy because of the storm. - Okyanus fırtına yüzünden dalgalıydı.

(deniz) rough, choppy; wavy; undulating; (ipek) watery; (metal) corrugated; alternating
undulating
alternating
wavy, full of waves; rough (water); undulating
corrugated (metal)
undate
watered, moiréd
undulated
wavy or waved (hair)
billowy
flowing
rough

The little boat bobbed on the rough sea. - Tekne dalgalı denizde şiddetle sallandı.

The sea is pretty rough today. - Deniz bugün oldukça dalgalı.

restless
corrugated
path. undulant
crinkly
turbulent
rippled
crinkled
waves
alternative
fluctuating
crispate
surging
sinuate
billowing
{s} undulate
ripply
undulant
upanddown
sinuous
dalga
wave

The ear canal sends sound waves to the eardrum. - Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.

The ear canal sends sound waves to the eardrum. - Kulak kanalı, kulak zarına ses dalgaları gönderir.

dalgalı (ipek)
watery
dalgalı olmak
wave
dalgalı deniz
choppy sea
dalgalı kur
(Finans) Floating exchange rate
dalgalı saç
Wavy hair
dalgalı akım
alternate current , alternating current
dalgalı akım
alternating current
dalgalı akım phys
alternating current
dalgalı akım üreteci
elec . alternator
dalgalı akımı doğru akıma çevirmek
to rectify
dalgalı borç
fin . floating debt
dalgalı boya
ripple finish
dalgalı döviz kuru
(Hukuk) floating exchange rate
dalgalı kenarlı
sinuate
dalgalı kurlar
(Hukuk) floating rates
dalgalı oluş
undulation
dalgalı çerçeve
(Bilgisayar) wavy frame
dalga
{i} sea

The sea's waves have made me hear her poem. - Denizin dalgaları bana onu şiirini dinletti.

I like the waves of the Black Sea. - Karadeniz'in dalgalarını severim.

dalga
jigger
dalga
gadget
dalga
(Ticaret) cycle
dalga
watering
dalga
trick
dalga
sweetie
dalga
affair
dalga
intrigue
dalga
undulation
dalga
{i} billow
dalga
beam
Dalga
wawe
dalga
waveforms
dalga
wave in
dalga
to wave
dalga
wave of
dalga
waveguide
dalga
wave to
dalga
slang trick, subterfuge, deception, fast one
dalga
slang love relationship, love affair
dalga
thingummy
dalga
the wavelike pattern found in watered cloth, water, moiré
dalga
crimp
dalga
slang hashish, hash
dalga
thingumajig
dalga
slang reverie, brown study, distractedness, distraction
dalga
wave (of water, of heat or cold, of electric and magnetic field intensity)
dalga
slang a high (which comes from hashish)
dalga
thingumabob
dalga
slang situation, matter, affair
dalga
wave; undulation; trick, intrigue; gadget, jigger; affair, sweetie
dalga
slang what-do-you-call-it, thingumabob, thingumajig
dalga
slang (a) beloved, (a) love, sweetheart, sweetie, honey
dalga
slang connection, relation
koyu dalgalı
(Bilgisayar) wave heavy
Турецкий язык - Турецкий язык
Kıvrımlı
Açıklı koyulu
DALGALI
Kıvrımlı (saç): "Dalgalı ipek saçlı başı kardeşinin göğsüne sokuldu."- C. Uçuk
DALGALI
Belli dalga boylarını alabilen
DALGALI
Dalgası olan
DALGALI
Açıklı koyulu (renk)
DALGALI
Dalga dalga görünen
dalgalı akım
Bir çevrimde akış yönü sürekli değişen akım, alternatif akım
dalgalı akım üreteci
Dalgalı elektrik akımı veren üreteç, alternatör
dalgalı borçlar
Devletin bir bütçe dönemi içinde gelirlerin giderleri karşılamadığı zamanlarda sağlamış olduğu kısa vadeli krediler
dalga
Dalga, bir fizik terimi olarak, uzay veya uzayzamanda yayılan ve sıklıkla enerjinin taşınmasına yol açan titreşime verilen isim
Dalga
talaz
Dalga
(Osmanlı Dönemi) TEYYAR
Dalga
(Osmanlı Dönemi) HÎZ
dalga
Saçların kıvrım genişliği
dalga
Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgârın, depremin vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket: "Rıhtıma vuran dalgaların temposu da, içimdeki ölçüye uyuyor."- H. Taner
dalga
Bir yüzeydeki kıvrım: "Geniş dalgalarla uzanıp giden ovaların yüzünde ne bir köy görünüyor, ne de ufacık olsun bir ağaç."- M. Ş. Esendal
dalga
Gizli iş, dalavere: "Film çevirme dalgasıyla para kazanıyorlardı."- S. F. Abasıyanık
dalga
Geçici aşk ilişkisi
dalga
Esrar, eroin vb. uyuşturucu maddelerin verdiği keyif durumu
dalga
Gizli iş, dalavere
dalga
Sıcak, soğuk, moda vb.nin belli bir süre etkili olan dönemi
dalga
Dalgınlık
dalga
Bir yüzeydeki kıvrım
dalga
Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgârın, depremin vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket
dalga
Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi: "Kısık sesinin her dalgası içimi korkunç bir acıyla tırmalıyor."- H. E. Adıvar
dalga
Geçici sevgili
dalga
Belli bir süre etkili olan dönem
dalga
Titreşimin bir ortam içinde yayılma hareketi
dalga
Macera, meşru olmayan kazanç veya aşk ilişkisi
dalgalı
Избранное