dakik

listen to the pronunciation of dakik
Турецкий язык - Английский Язык
punctual

You cannot calculate on his punctuality. - Onun dakikliğine güvenemezsin.

She advised him to be punctual. - O ona dakik olmasını tavsiye etti.

rigorous
prompt
precise
minute

The bus will arrive at the station in fifteen minutes. - Otobüs on beş dakika içinde istasyona gelecek.

Another ten minutes' walk brought us to the shore. - On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.

refined
precise, exact (person, tool)
exact

Tom was exactly twelve minutes late. - Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.

Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88. - Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir

punctual, exact; minute, accurate, precise
1.requiring precision, delicate (piece of work)
nice
accurate
punctional
precision
scrupulous
dakik (saat)
precise
dakik olmak
cross one's T's
dakik olarak
prompt
dakik olmayan
unpunctual

She doesn't like unpunctual people. - O, dakik olmayan insanları sevmez.

Турецкий язык - Турецкий язык
Zamanı kullanmada çok dikkatli olan, her şeyi zamanında yapmaya özen gösteren
Düzenli işleyen
(Osmanlı Dönemi) ince ve derin
DAKİK
(Osmanlı Dönemi) (Ekseri mânevi mânalar için) Pek ince. Nâzik. Ufak
dakik
Избранное