Tom opened the door wider.
- Tom kapıyı daha geniş açtı.
He wants to reach a wider audience.
- O daha geniş bir izleyiciye ulaşmak istiyor.
China is larger than Japan.
- Çin, Japonya'dan daha geniştir.
We should judge matters on a broader basis.
- Meseleleri daha geniş bir temelde yargılamalıyız.