Tom is a messy person.
- Tom dağınık bir kişi.
Tom, with whom I am sharing a room, is messy.
- Odayı paylaştığım kişi olan Tom dağınıktır.
Tom's desk was so untidy that the cleaner refused to clean the room.
- Tom'un masası o kadar dağınıktı ki, temizlikçi odayı temizlemeyi reddetti.
Tom and Mary's house is very untidy.
- Tom ve Mary'nin evi çok dağınık.
Tom is scruffy, isn't he?
- Tom dağınık, değil mi?
The buildings look pretty ragged now, but they still have charm.
- Binalar artık oldukça dağınık görünüyor fakat hala cazibeleri var.
She gave a diffuse answer.
- O dağınık bir cevap verdi.
I think Tom is very disorganized.
- Tom'un çok dağınık olduğunu düşünüyorum.
Tom always seems so disorganized.
- Tom her zaman çok dağınık görünüyor.
I hope nobody minds my being straggly and unkempt at five in the morning.
- Sabah saatin beşinde dağınık ve bakımsız olmamı umarım kimse önemsemez.
I hope nobody minds my being straggly and unkempt at five in the morning.
- Sabah saatin beşinde dağınık ve bakımsız olmamı umarım kimse önemsemez.