Tom said he felt like an outcast.
- Tom bir dışlanmış gibi hissettiğini söyledi.
Both Tom and Mary felt like outcasts.
- Hem Tom hem de Mary kendilerini dışlanmış gibi hissettiler.
They excluded John from the club.
- Onlar John'ı kulüpten dışladılar.
Others were excluded too, right?
- Diğerleri de dışlandı, değil mi?
Layla was ostracized by society.
- Leyla toplum tarafından dışlandı.
I was basically ostracized.
- Temel olarak dışlanmıştım.