düzleştirilmiş

listen to the pronunciation of düzleştirilmiş
Турецкий язык - Английский Язык

Определение düzleştirilmiş в Турецкий язык Английский Язык словарь

düz
smooth

If all goes smoothly, I can make two or three pieces a day. - Her şey düzgünce giderse günde iki ya da üç parça yapabilirim.

Mary smoothed her hair. - Mary saçını düzeltti.

düz
plain

She wore a plain blue dress. - O, düz mavi bir elbise giydi.

I'm just a plain old office worker. - Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.

düz
straight

I want to go straight. - Ben düz gitmek istiyorum.

Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads. - Caddede yaklaşık 100 metre kadar düz gidin, ve üç yollu kavşağa varırsınız.

düz
flat

He gave me a flat answer. - O bana düz bir cevap verdi.

Its surface was as flat as a mirror. - Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.

düz
{s} even

Tom organized the event. - Tom etkinliği düzenledi.

Her birthday party will be held tomorrow evening. - Onun doğum günü partisi yarın akşam düzenlenilecek.

düz
erect
düz
in plane
düz
(Tıp) planum
düz
glacé
düz
offset
düz
(Dilbilim) unrounded
düz
nonstriated
düz
clear-cut
düz
marble
düz
upright
düz
(Bilgisayar) solid
düz
(Tekstil) glace
düz
limit
düz
(Bilgisayar) regular

There is no regular boat service to the island. - Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.

Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis. - Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.

düz
(Otomotiv) flat base
düz
flattened
düz
right

Rightists often dislike regulatory legislation. - Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.

I can't think straight right now. - Şu anda düzgün düşünemiyorum.

düz
glabrous
düz
horizontal
düz
level

I'm going to raise my English level. - İngilizce düzeyimi yükselteceğim.

Her acting is on the level of a professional. - Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.

düz
direct
düz
levigate
düz
the plain
düz
straight through
düz
flat of
düz
straight on

Go straight on, and you will find the store. - Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.

düz
flatwise
düz
slick
düz
flatways
düz
a grape raki
düz
unflavoured Turkish rakı duziko
düz
plane

Geometry is based on points, lines and planes. - Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.

She lives on another plane of existence. - O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.

düz
flush

The toilet doesn't flush properly. - Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.

düz
platy
düz
form

Form a straight line! - Düz bir sıra oluşturun.

düz
rectus
düz
lank
düz
plat

He set the table with cups, saucers, plates and chargers. - O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.

Where are the plates arranged? - Plakalar nerede düzenlenmiş?

düz
forehand
düz
running
Турецкий язык - Турецкий язык
düzleştirilmiş
Избранное