Mary smoothed her hair.
- Mary saçını düzeltti.
Mary smoothed down her skirt.
- Meryem eteğini düzeltti.
She wore a plain blue dress.
- O, düz mavi bir elbise giydi.
I'm just a plain office worker.
- Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.
Also Felicja has blonde straight hair.
- Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads.
- Caddede yaklaşık 100 metre kadar düz gidin, ve üç yollu kavşağa varırsınız.
Its surface was as flat as a mirror.
- Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
He gave me a flat answer.
- O bana düz bir cevap verdi.
Tom organized the event.
- Tom etkinliği düzenledi.
I corrected even the smallest details.
- Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
You must put these mistakes right.
- Bu hataları düzeltmelisin.
Rightists often dislike regulatory legislation.
- Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.
Have you checked the oil level recently?
- Son zamanlarda yağ düzeyini kontrol ettin mi?
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Go straight on, and you will find the store.
- Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
Geometry is based on points, lines and planes.
- Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.
The plane rose sharply before leveling off as it left the coast.
- Uçak sahilden ayrılırken düz uçuşa geçmeden önce hızla yükseldi.
The toilet doesn't flush properly.
- Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
- O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.
Where are the plates arranged?
- Plakalar nerede düzenlenmiş?