dürtücü

listen to the pronunciation of dürtücü
Турецкий язык - Английский Язык
impulsive
challenging
dürtü
drive

She has a low sex drive. - Onun düşük bir cinsel dürtüsü var.

The strongest drive in human nature is the wish to be important. - İnsan doğasındaki en güçlü dürtü, önemli olmak arzusudur.

dürtü
{i} urge

I couldn't resist the urge to applaud. - Ben alkışlama dürtüsüne karşı koyamadım.

He felt a sudden urge to write a novel. - Bir roman yazmak için ani bir dürtü hissetti.

dürtü
{i} stimulation
dürtü
{i} impulse

Tom resisted the impulse to kiss Mary. - Tom Mary'yi öpme dürtüsüne direndi.

It was hard to resist the impulse to wring Tom's neck. - Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.

dürtü
incentive
dürtü
motivate
dürtü
spike
dürtü
spur
dürtü
motive
dürtü
leverage
dürtü
compulsion

He could not control his compulsion to kill. - O, öldürme dürtüsünü kontrol edemedi.

dürtü
impulsion
dürtü
challenge
dürtü
psych. drive, compulsion, impulse
dürtü
ginger
dürtü
drive, motive, impulse, incentive
dürtü
motivation
dürtü
(Hukuk) impetus
dürtü
prod
dürtü
provocation
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение dürtücü в Турецкий язык Турецкий язык словарь

dürtü
Fizyolojik veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim
dürtü
Fizyolojik veya ruhi dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim
dürtü
Fizyolojik veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim, muharrik
dürtücü
Избранное