It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
Jim dropped his pen and bent to pick it up.
- Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
We must try to bring down costs.
- Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.
The demand was brought down by increases in imports.
- İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
The good harvest brought down the price of rice.
- İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
The multinational corporation lowered the price of several products.
- Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.
Tom was happy that his landlord lowered the rent.
- Tom onun ev sahibi kirayı düşürdüğü için mutlu oldu.