dökülerek

listen to the pronunciation of dökülerek
Турецкий язык - Английский Язык
effusively
in an unrestrained manner, unreservedly; exuberantly
in an effusive manner; "the critics praised her effusively
in an effusive manner
in an effusive manner; "the critics praised her effusively"
dök
{f} shed

She shed bitter tears. - O acı gözyaşları döktü.

She shed tears while listening to the story. - Hikayeyi dinlerken gözyaşı döktü.

dök
{f} spilt
dök
{f} spill

I spilled my coffee on the carpet. - Kahvemi halıya döktüm.

I spilled egg on the floor. - Yumurtayı yere döktüm.

dök
slop
dök
{f} spilled

I spilled coffee on your tablecloth. - Ben senin masa örtüne kahve döktüm.

Tom almost spilled his coffee. - Tom neredeyse kahvesini döküyordu.

dök
dump

The truck dumped the sand on the ground. - Kamyon kumu yere döktü.

Tom put the fire out by dumping a bucket of water on it. - Tom üzerine bir kova su dökerek ateşi söndürdü.

dökülerek
Избранное