dã¡na (q v )

listen to the pronunciation of dã¡na (q v )
Английский Язык - Турецкий язык

Определение dã¡na (q v ) в Английский Язык Турецкий язык словарь

giving
bağış

Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık. - Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.

Eski kitaplarımı bağışlıyorum. - I'm giving my old books away.

giving
{f} ver

Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur. - Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves.

Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar. - Recently, they have not been giving her her paycheck on time.

giving
{i} verme

Bana küçük bir kredi vermeyi düşünür müsünüz? - Would you consider giving me a small loan?

Tom'un Mary'ye para vermeye hiç niyeti yoktu. - Tom had no intention of giving Mary any money.

giving
ver(mek)
giving
{i} bağışlama
giving
vererek

Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti, - A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.

EVET işareti vererek yanıtladı. - He responded by giving the OK gesture.

giving
(isim) bağışlama
Английский Язык - Английский Язык
giving