Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
- Kim is dressed in a very attractive manner.
Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Dr Jackson'ın hastalara karşı iyi bir davranışı var.
- Dr. Jackson has a good bedside manner.
Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
- His manners are not those of a gentleman.
Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.
- Her manner of speaking gets on my nerves.
Onun konuşma tarzını sevmedi.
- He did not like her manner of speech.
Onun aristokrat tavırları beni şaşırtıyor.
- His aristocratic manners amaze me.
Senin tavırların çok iyi değil.
- Your manners aren't very good.
O, çocuklarını nasıl terbiye ediyor?
- How does he teach his kids manners?
Ağzın doluyken konuşmak terbiyesizliktir.
- It's bad manners to speak with your mouth full.
Onun hareket tarzını sevmiyorum.
- I don't like her manner.
Sana bazı görgü kurallarını öğretmek zorunda kalacağım!
- I'm going to have to teach you all some manners!
Bu kitap Amerika'nın görgü ve gelenekleri üzerinedir.
- This book is on the manners and customs of America.
These people have strange manners.