Bir çocuğa çok zalimce davranmak utanç verici.
- It's shameful to treat a child so cruelly.
Zalimce davranılan hayvanları görmek istemiyorum.
- I don't like to see animals cruelly treated.
Öğretmen işini kaybetti çünkü hata yapan öğrencileri acımasızca azarladı.
- The teacher lost his job because he cruelly berated students who made mistakes.
Baba evlatlık oğluna acımasızca davrandı.
- The dad treated his adoptive son cruelly.
O, bana zalim gibi görünüyor.
- She appears to me to be cruel.
Bu zalim soğuk bir adamı kendi sesinden korkutabilirdi.
- This cruel cold could make a man afraid of his own voice.
Bu acımasız kaderin güzel bir örneği.
- It's a perfect example of cruel fate.
Bu son derece acımasız bir savaştı.
- It was an extremely cruel war.
Neden her zaman bu kadar gaddar olmak zorundasın?
- Why do you always have to be so cruel?
Merhametsiz adalet zulümdür, adaletsiz merhamet yok olmanın anasıdır.
- Justice without mercy is cruelty; mercy without justice is the mother of dissolution.
Tom'a yaptığın korkunçtu.
- What you did to Tom was cruel.
Bu son derece acımasız bir savaştı.
- It was an extremely cruel war.
Bu acımasız kaderin güzel bir örneği.
- It's a perfect example of cruel fate.
Neden dünya bana karşı çok acımasız?
- Why is the world so cruel to me?
Neden her zaman bu kadar gaddar olmak zorundasın?
- Why do you always have to be so cruel?
The supervisor was very cruel to Josh, as he would always give Josh the hardest, most degrading work he could find.