Otobüs çok kalabalıktı.
- The bus was very crowded.
Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.
- The train was so crowded that I had to keep standing all the way.
İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.
- The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
Herkes harika dansçının etrafına toplandı.
- Everyone crowded around the fantastic dancer.
Hangi otoyola karar verirsen ver, arabalarla ve kamyonlarla dolu olacaktır.
- Whichever highway you decide on, it will be crowded with cars and trucks.
Tren insanlarla doluydu.
- The train was crowded with people.
Bu kalabalık bana Tokyo caddelerini hatırlatıyor.
- This crowd reminds me of the streets of Tokyo.
Salonda büyük bir kalabalık vardı.
- There was a large crowd in the hall.
Yangını görmek için bir kalabalık toplandı.
- A crowd gathered to see the fire.
Etrafta bir kalabalık toplandı.
- A crowd gathered around.
Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.
- Luciano might have the crowd behind him, but he's still wet behind the ears.
Oyun iyi bir topluluk çekti.
- The game drew a good crowd.
Kütüphanenin önünde bekleyen bir sürü öğrenci vardı.
- There was a crowd of students waiting in front of the library.
Böyle bir insan kalabalığını hiç görmedim.
- Never have I seen such a crowd of people.
Bir insan kalabalığı, geçit resmini izlemek için toplandı.
- A crowd of people gathered to see the parade.
There was a crowd of toys pushed beneath the couch where the children were playing.
That obscure author's fans were a nerdy crowd which hardly ever interacted before the Internet age.
He went not with the crowd to see a shrine. -- Dryden.
... sitting in subways, and in crowded buses, and so forth, ...
... It's going to become a crowded field. ...