Buradaki herkes beni korkutuyor.
- Everyone here creeps me out.
O adam bana korku verdi.
- That guy gave me the creeps.
Tom içimi ürpertiyor.
- Tom gives me the creeps.
Kayınvalidem benim tüylerimi ürpertiyor.
- My mother-in-law gives me the creeps.
Benim bir yaltakçı olduğumu düşünmelisin.
- You must think I'm a creep.
Muhtemelen bir yaltakçı olduğumu düşünüyorsun.
- You probably think I'm a creep.
Hey, külotlu şakalardan vazgeçmenin zamanı geldi.Okuyucuları soğutacaksın,seni sürüngen.
- Hey, it's about time you quit it with the panty jokes. You'll put off the readers, you creeper!
Their salespeople really give me the creeps!.
Bunun ürpertici olduğunu düşünmüyor musun?
- Don't you think it's creepy?
Tüyler ürpertici şekilde davranıyorsun.
- You're acting creepy.
I get the creeps walking down that street, even in broad daylight.
Christmas creep. Feature creep. Instruction creep. Mission creep.
Stop following me, you creep!.
He tried to creep past the guard without being seen.
Prices have been creeping up all year.
Walking through the graveyard late at night gave me the creeps.