Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
- Not all men are created equal.
Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
- Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
Bu oyun Birlik motorunu kullanarak oluşturuldu.
- This game was created using the Unity engine.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Tom tüm insanların eşit yaratıldığına inanıyor.
- Tom believes that all men are created equal.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Allah dünyayı yarattı.
- God created the world.
Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor.
- They want to create a synthetic life form.
Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.
- We don't want to create any new problems.
Akıllı telefonlar için bir uygulama oluşturmak çok zor mudur?
- Is it very difficult to create an app for smartphones?
Karlo, anlamak ve oluşturmak yeteneğine sahiptir.
- Karlo has the ability to understand and create.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
Bir iPad app oluşturmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
- I never thought it'd be this hard to create an iPad app.
Onların şirketi kırk yeni iş oluşturdu.
- Their company created forty new jobs.
Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.
- If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands.
Allah dünyayı yarattı.
- God created the world.
Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız.
- In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.
Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.
- We'll also have to create a separate smoking section, won't we?
According to the Bible, God created the universe in six days.
A sudden chemical spill on the highway created a chain-collision which created a record traffic jam.
Couturiers create exclusive garments for an affluent clientele.
Children usually enjoy creating, never mind if it's of any use.
Under the concordate with Belgium, at least one Belgian clergyman must be created cardinal; by tradition, every archbishop of Mechelen is thus created a cardinal.
Henry VIII created him a Duke.
... Wall Street reforms since the 1930s. We've created five million jobs, and gone from 800 ...
... somebody built schools, somebody created incredible universities. ...