Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!
- Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked!
Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!
- Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked!
Buz ağırlığın altında çatladı.
- The ice cracked under the weight.
Eski kırık aynamı bulmak istiyorum.
- I want to find my old cracked mirror.
Kırık test tüpleri, kırık deney şişeleri - Laboratuvarda dikkatsiz öğrencilerin çalışması.
- Broken test tubes, cracked beakers - the work of careless students in the laboratory.
I know my idea seems cracky, but it has potential.
They knew the lineage of all the boys and girls who crowded into old cracky wagons, rode four to a horse or footed it out to the lake.