Benim gidişimi engelleyecek hiçbir şey yok.
- There is nothing to prevent my going.
Gidişini hiçbir şey durdurmaz.
- Nothing will stop his going.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to work in Paris I must freshen up on my French.
Köprünün üstünde giden trene bak.
- Look at the train going over the bridge.
Moncloa'ya giden trene binin.
- Take the train that's going to Moncloa.
Böyle gidişatı onaylamıyorum.
- I don't approve of such goings-on.