Yeni kontratı Tom'a imzalattım.
- I got Tom to sign the new contract.
Reagan Kontralar için askeri yardım istedi.
- Reagan asked for military aid for the Contras.
Birçok söylentinin aksine, ben her şeyi bilmiyorum.
- In contrast to many rumours, I don't know everything.
Onun cevabı beklentilerimizin aksineydi.
- His response was contrary to our expectations.
Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
- As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
ABD'nin zenginliği genellikle gelişmemiş ülkelerin fakirliği ile karşılaştırılır.
- The affluence of the United States is often contrasted with the poverty of undeveloped countries.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
- And yet, the contrary is always true as well.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.