Plastik birçok geleneksel malzemenin yerini almaktadır.
- Plastics have taken the place of many conventional materials.
Neden geleneksel dil dersleri bu kadar sıkıcı?
- Why are conventional language classes so boring?
Lidia'nın sarı düz saçları var.
- Lidia has blonde straight hair.
Caddede yaklaşık 100 metre kadar düz gidin, ve üç yollu kavşağa varırsınız.
- Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads.
Mario, bana eşcinsel demekten vazgeç! Ben heteroseksüelim!
- Mario, stop calling me gay! I'm straight!
Tom heteroseksüel bir erkek.
- Tom is a straight guy.
Bu filmdeki kadınlar çok sıradan bir şekilde giyinmişler.
- The women in this film are dressed in a very conventional way.
Jane doğrudan A alacaktır.
- Jane will get straight A's.
Bize doğru yolu göster.
- Show us the straight path.
İşten sonra direkt eve giderim.
- I go straight home after work.
Direkt eve gideceğim.
- I'll go straight home.
Tom dosdoğru bakarken tek başına oturuyordu.
- Tom sat alone, staring straight ahead.
O, dosdoğru bana doğru geldi.
- He came straight up to me.
Tom konvansiyonel değil.
- Tom isn't conventional.
O olayla ilgili birkaç konvansiyonel açıklama yapmıştı.
- He made a few conventional remarks about the event.
O, tamamen gülmeyen bir suratla fıkra anlattı.
- She told the joke with a completely straight face.
Tom tam karşıda bakarken tek başına oturuyordu.
- Tom sat alone, staring straight ahead.
... So I was asking all the conventional questions, but I ...
... to extend which would defy conventional economists if you ask people a single ...