Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
- And yet, the contrary is always true as well.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Bitirdin mi? Tam tersine, henüz başlamadım bile.
- Have you finished? On the contrary, I have not even begun yet.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
Onun söylediği gerçeğe aykırıdır.
- What he has said is contrary to fact.
Plana aykırı bir görüşüm vardı.
- I had a contrary opinion to the plan.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
- Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
Madame,’ seyde Sir Palomydes, ‘ye may say what ye woll – I may nat contrary you – but, by my knyghthod, I knew nat my lorde Sir Trystram.’.