Sözleşmeler zaten görüşüldü.
- Contracts have already been negotiated.
Artık sözleşmeleri çevirmeyeceğim.
- I will not translate contracts anymore.
Bu kontratın kelime kelime tercüme edilmesini istiyorum.
- I want this contract translated word for word.
Jane albüm kontratı aldığında çok mutluydu.
- Jane was on top of the world when she got a record contract.
Sözleşme oldukça gevşek.
- The contract was rather loose.
Sözleşme çantada, öyleyse kutlamak için dışarı çıkalım.
- The contract is in the bag, so let's go out and celebrate.
Onlar anlaşmadan memnun.
- They are satisfied with the contract.
Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşma sağladılar.
- The union and the company have come to terms on a new contract.
Resmi yazılı İngilizce you're, won't ve can't gibi kısaltmalardan kaçınır.
- Formal written English avoids contractions, such as you're, won't, and can't.
Tom mukaveleyi imzaladı.
- Tom signed the contract.
Tom bu sabah mukaveleyi imzaladı.
- Tom signed the contract this morning.
Onların sözleşmesi bu ayın sonunda bitecek.
- Their contract is to run out at the end of this month.
Aktris sözleşmesini öfkeyle yırttı.
- The actress tore up her contract angrily.
The snail's body contracted into its shell.
... traditionally contracts of the etiquette regulated every aspect of life in the ...
... glycolysis sometimes full of contracts ...