Bu kontratın kelime kelime tercüme edilmesini istiyorum.
- I want this contract translated word for word.
Bir kontrat yapmamız gerekiyor.
- We need to have a contract.
Düne karşın,bugün hiç sıcak değil.
- In contrast to yesterday, it isn't hot at all today.
ABD'nin zenginliği genellikle gelişmemiş ülkelerin fakirliği ile karşılaştırılır.
- The affluence of the United States is often contrasted with the poverty of undeveloped countries.
Eğer bunu yaparsan,bu sadece aksi sonuçlar doğuracak.
- If you do that, it will only bring about a contrary effect.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
Resim bunun aksine renkli.
- The picture is colorful in contrast with this one.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
Tom yaklaşık olarak söylediğim her şeyin tersini söylüyor.
- Tom contradicts just about everything I say.