Kupada bir çatlak var bu yüzden içindekiler sızıyor.
- There's a crack in the cup so the contents are leaking.
Tom bardağının içindekileri lavaboya döktü.
- Tom poured the contents of his glass into the sink.
Kutunun üzerindeki etiket, içerikle eşleşmiyor.
- The label on the box doesn't match the contents.
Etiket, içeriklerle eşleşmiyor.
- The label doesn't match the contents.
Tom paketin içeriğine baktı.
- Tom looked through the contents of the package.
Sözcü, anlaşmanın içeriğini basına açıkladı.
- The spokesman explained the contents of the treaty to the press.
I always start a book by reading the dustjacket and the contents before I really dig in to the content itself.