Temiz bardakları onları bulaşık makinesinden çıkararak kirletmek istemiyorum.
- I don't want to contaminate the clean glasses by taking them out of the dishwasher.
Mutasyonların kökeni kirletilmiş su tüketiminde gibi görünüyor.
- It seems that the origin of the mutations is in the consumption of contaminated water.
Şehir arabalar tarafından üretilen siyah dumanla kirletilmiş.
- The city is contaminated with that black smoke produced by engines with wheels.