Göçmenler vadideki toprağın verimli olduğunu öğrendiler.
- The settlers learned that the land in the valley was fertile.
Verimli toprak iyi bir mahsul için zaruridir.
- Fertile soil is indispensable for a good harvest.
Şimdi bereketli bir ovanın olduğu yerde çölden başka bir şey yok.
- Now there is nothing but desert, where there used to be a fertile plain.
Tom'un bereketli bir hayal gücü var.
- Tom has a fertile imagination.
Leyla çok doğurgandı.
- Layla was very fertile.
Onun yaratıcı bir hayal gücü var.
- He has a fertile imagination.
Senin yaratıcı bir hayal gücün var.
- You have a fertile imagination.