Kralın ondan çok sayıda gayrımeşru çocuğu vardı.
- The king had numerous illegitimate children with her.
Umutlu olmak için çok sayıda sebep var.
- There are numerous reasons to be hopeful.
Aşıklar sayısız mektup alışverişinde bulundular.
- The lovers exchanged numerous letters.
Sayısız kez Boston'a gittim.
- I've been to Boston numerous times.
Onu birçok kez yaptım.
- I've done that numerous of times.
Diğer birçok dava bekliyor.
- Numerous other lawsuits are pending.
Kyoto'da çok sayıda üniversite var.
- There are numerous universities in Kyoto.
Umutlu olmak için çok sayıda sebep var.
- There are numerous reasons to be hopeful.