Tom bir milyon dolar içeren bir çanta taşıyor.
- Tom is carrying a bag containing a million dollars.
İnsan kalıntıları içeren bir kutuyu kazarak çıkardılar.
- They dug up a box containing human remains.
Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içermektedir.
- This dictionary contains about 40,000 headwords.
Kutu bir Mezepotamya heykeli içermektedir.
- The box contains a Mesopotamian statue.
Konuşması birçok güzel cümle içeriyordu.
- His speech contained many fine phrases.
Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.
- The suitcase contained nothing but dirty clothes.
Doctors are trying to contain disease.
I couldn’t contain my excitement any longer.
If that subgraph contains the vertex in question then it must be spanning.