Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.
- I addressed the envelope containing the invitation.
İnsan kalıntıları içeren bir kutuyu kazarak çıkardılar.
- They dug up a box containing human remains.
Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.
- This dictionary contains a lot of information.
Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içermektedir.
- This dictionary contains about 40,000 headwords.
Konuşması birçok güzel cümle içeriyordu.
- His speech contained many fine phrases.
Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
- The dictionary contains about half a million words.
Doctors are trying to contain disease.
I couldn’t contain my excitement any longer.
If that subgraph contains the vertex in question then it must be spanning.