John birçok şişe şarap içti.
- John drank many bottles of wine.
Londra'da birçok güzel park vardır.
- There are many beautiful parks in London.
Politik dünyada pek çok düşmanı var.
- He has many enemies in the political world.
Endonezya çok fazla adadan ve iki yarımadadan oluşur.
- Indonesia consists of many islands and two peninsulas.
Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim.
- I learned many of Takuboku's poems by heart.
Gemide bir yığın fare var.
- There are many rats on the ship.
O bir yığın dil konuşmaz.
- She does not speak many languages.
O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
- He received a good many letters this morning.
Akvaryumda bir hayli nadir balık var.
- There are many rare fish at the aquarium.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
- Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Birçoğu sömürgecilik altında uzun süre baskı ve zorluktan çekti.
- Many have long suffered oppression and hardship under colonialism.
Onların birçoğu acıydı.
- Many of them were bitter.
Otobüs her gün kaç kez çalışır?
- How many times does the bus run each day?
Kaç tane çocuğun var?
- How many children do you have?
Çoğu hastalık yoksulluktan sonuçlanır.
- Many diseases result from poverty.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
- There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun?
- How many people do you know named Tom?
Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır?
- How many kids named Tom are in your class?