conj. preceding, previous

listen to the pronunciation of conj. preceding, previous
Английский Язык - Турецкий язык

Определение conj. preceding, previous в Английский Язык Турецкий язык словарь

before
(İnşaat) önce

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to work in Paris, I must brush up on my French.

Kahvaltıdan önce duş aldım. - I showered before breakfast.

before
den önce
before
daha önce

Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi? - Have you seen such a wonderful movie before?

Daha önce Kyoto' yu ziyaret etti mi? - Have you ever visited Kyoto before?

before
tercihen
before
önde

John mesleğini ailesinden daha önde tutar. - John puts his career before his family.

before
cephesinde
before
karşı

Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı. - Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.

Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum. - I think I've met you before.

before
evvelce

Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim. - I've been drunk before and likely will get drunk many more times.

before
mek yerine
before
önünde

Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor. - A young man is singing before the door.

Allah önünde bütün insanlar eşittir. - All men are equal before God.

before
önceden

Biz önceden aperatifleri hazırladık. - We prepared snacks beforehand.

İşleri önceden hazırlayalım. - Let's get things ready beforehand.

before
{e} karşısında

O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi. - He recoiled before his master's anger.

before
-den önce
before
önden
before
{e} önüne

Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır. - Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.

Adının önüne bir haç yap. - Make a cross before your name.

before
mektense
before
{e} ilerisinde
before
önünde, cephesinde. edat
Английский Язык - Английский Язык
before
conj. preceding, previous
Избранное