Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
- In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
O, Slav mitolojisinde Yunan veya Roma mitolojilerindeki gibi böyle tutarlı bir düzen olmadığını söyledi.
- He said, that the slavic mythology wasn't such a consistent system like greek or roman mythology.
Şirketimiz istikrarlı ücretler için karar verdi.
- Our company decided for consistent fees.
Suç oranları son birkaç on yılda sürekli olarak düşüyor.
- Crime rates have been consistently decreasing over the past few decades.
Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, Japonya'daki yaşam beklentisi sürekli olarak artıyor.
- As recent research shows, the life expectancy in Japan is consistently increasing.