Politika insanları onları ilgilendiren şeylere karışmalarını önleme sanatıdır.
- Politics is the art of preventing people from getting involved in what concerns them.
Söylemek zorunda olduğum şey, buradaki herkesi ilgilendirir.
- What I have to say concerns everyone here.
Bay Johnson dikkatsiz yönetimi nedeniyle kaybedilen para miktarı hakkında endişe ediyordu.
- Mr Johnson was concerned about the amount of money that was being lost because of careless management.
Ben sizin sağlığınız için endişe duyuyorum.
- I am concerned for your health.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Bu ürün güvenlik için en yüksek kaygı ile tasarlanmıştır.
- This product has been designed with the highest concern for safety.
Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
- Your friends are really concerned about your health.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Ben endişeni paylaşıyorum.
- I share your concern.
Adam bu proje ile ilgilenmiyor.
- The man is not concerned in this project.
Bu seni hiç ilgilendirmez.
- This does not concern you at all.
Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
- As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
Söylemek zorunda olduğum şey, buradaki herkesi ilgilendirir.
- What I have to say concerns everyone here.
Bu kitap en çok pasif içiciliğin etkileriyle ilgilenmektedir.
- This book is chiefly concerned with the effects of secondhand smoking.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
- Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Bu hepimizi ilgilendiren bir mesele.
- It's a matter that concerns all of us.
Ben mesele ile ilgili değilim.
- I am not concerned with the affair.
Endişeli olmamız gerekiyor mu?
- Should we be concerned?
Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Bu, firmamızı ilgilendirmiyor.
- It is no concern of our firm.
En büyük kaygı ücret.
- The biggest concern is cost.
Tom kaygısını saklamaya çalıştı.
- Tom tried to hide his concern.
Bana kalırsa işler iyi gidiyor.
- As far as I'm concerned, things are going well.
Bildiği kadarıyla işler yolunda gidiyordu.
- So far as he was concerned, things were going well.
Anywhere, anytime mobile connections can bring rising costs and pressing security concerns.
Mark's health was of great concern to Connie.
... So the question that concerns a lot of people and me is whether the impacts that seven billion ...
... human rights concerns in Iran. Those have escalated since the June elections in which ...