Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
- Such considerations ultimately had no effect on their final decision.
Bu tartışma titiz ve tutarlı ama sonuçta inandırıcı.
- The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
Nihai amacımız dünya barışını kurmaktır.
- Our ultimate goal is to establish world peace.
Eğitimin nihai amacı nedir?
- What is the ultimate purpose of education?
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
- So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.
- Such considerations ultimately had no effect on their final decision.