Tom Fransızcayı mükemmel bir şekilde konuşur.
- Tom speaks French perfectly.
Bazı düzensizlikler mükemmel bir şekilde düzeltilebilr.
- Some disorders can be corrected perfectly.
O makineyi seviyorum. Hala mükemmel olarak çalışır.
- I love that machine. It still works perfectly.
Bana verdiğin gömlek bana mükemmel olarak uydu.
- The shirt you gave me fit perfectly.
Ben tamamen normalim.
- I'm perfectly normal.
Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.
- Tom can understand perfectly well.
Dün geceyi tam olarak hatırlıyorum.
- I remember last night perfectly.
Bu elbise bana tam olarak uyuyor.
- This dress fits me perfectly.
O kusursuzca anlaşılabilir.
- That's perfectly understandable.
Kusursuzca net bir şey yapayım.
- Let me make something perfectly clear.