O yerinde harcanmış paraydı.
- That was money well spent.
Tom'un hali vakti çok yerinde değil.
- Tom isn't very well off.
Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.
- Well, then, if you want me to I'll do it.
Pekala, bunu sen yapmadıysan, öyleyse kim yaptı?
- Well, if you didn't do it, then who did?
Teslimattan önce tüm kutuların iyice mühürlenmiş olduğundan emin olun.
- Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.
Almadan önce arabayı iyice incelemelisin.
- You should inspect the car well before you buy it.
Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.
- Tom can understand perfectly well.
Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
- The company, wholly owned by NTT, is doing well.
O bu işe başladığından beri oldukça iyi durumda.
- He has been well off since he started this job.
Tom hâlâ iyi durumda.
- Tom is still doing well.