Cüzdanımda daha fazla para yok.
- I have no more money in my wallet.
Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.
- A quartet has one more member than a trio.
John Bill'den daha zeki.
- John is more intelligent than Bill.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Good health is more valuable than anything else.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
- More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
- The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
Size söyleyebileceğim daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more I can tell you.
İçecek daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more to drink.