O, yerel topluluklarında bir sorundu.
- It was a problem in their local community.
O bir topluluk aktivisti.
- She is a community activist.
Tom halk eğitim merkezine gitti.
- Tom went to community college.
Halkevindeki sınıflar ücretsiz.
- Classes at the community center are free.
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Tom'un cezası 25 saatlik toplum hizmetiydi.
- Tom's sentence was 25 hours of community service.