O konfor içinde yaşamaktadır.
- He lives comfortably.
Dairemi beğendin mi? Evet, çok konforlu
- Did you like my apartment? Yes, it is very comfortable.
Ben size rahatlık verebilirim.
- I can give you comfort.
Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun, odalar bir rahatlık sıcaklığına kadar ısıtılır.
- No matter how cold it is outside, the rooms are heated to a comfortable temperature.
Herkes onunla birlikte rahat hisseder.
- Everybody feels comfortable with him.
O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
- She always comforted herself with music when she was lonely.
Onun huzurunda asla rahat hissetmem.
- I never feel comfortable in his presence.
O, onu teselli etmeye çalıştı fakat o ağlamaya devam etti.
- She tried to comfort him, but he kept crying.
Arkadaşım düşük yaptı ve onu nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum.
- My friend had a miscarriage and I don't know how to comfort her.
Tebdilimekânda ferahlık vardır.
- A change of scenery would provide comfort.
Tom Meryem'i ferahlatmak istedi.
- Tom wanted to comfort Mary.
Bir kadın kızdığında, onu rahatlatmak için ihtiyacın olan tek şey dört küçük öpücüktür.
- When a woman's angry, four little kisses are all you need to comfort her.
Tom Mary'yi rahatlatmak için elinden geleni yapıyor.
- Tom is doing his best to comfort Mary.
Tom Mary'yi teselli etmek istedi.
- Tom wanted to comfort Mary.
Markku Liisa'yı teselli etmek istedi.
- Markku wanted to comfort Liisa.
O ağladı ve ağladı ama hiç kimse onu avutmak için gelmedi.
- She cried and cried, but nobody came to comfort her.
Tom, Mary'yi rahat ettirmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.
- Tom did his best to comfort Mary.
Ben sadece seni rahat ettirmek istedim.
- I only wanted to make you comfortable.
In due course they reach Albany, then a small Dutch town filled with Dutch people, Dutch comforts and frugality, and Dutch cabbage.
the comforts of home.
Rob comforted Aaron because he was lost and very sad.
... how to apply makeup on in the comforts of their home, ...