color laid on; paint

listen to the pronunciation of color laid on; paint
Английский Язык - Турецкий язык

Определение color laid on; paint в Английский Язык Турецкий язык словарь

painting
{i} tablo

O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum. - If I had bought the painting then, I would be rich now.

İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler. - People came to like her paintings.

painting
{i} resim

Resim neredeyse bitti. - The painting is all but finished.

O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi. - He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.

painting
yağlı boya

Eski İtalyan yağlı boya resim hiç halkın içinde sergilenmedi. - The old Italian oil painting was never exhibited in public.

Bu yağlı boya tablo 17. yüzyıldan kalma. - This oil painting dates from the 17th century.

painting
boyayarak

Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdi. - Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.

Tom sabahı tavanı boyayarak geçirdi. - Tom spent the morning painting the ceiling.

painting
boyama resim
painting
nakkaşlık
painting
yağlıboya resim
painting
keste
painting
ressamlık

Ressamlık onun hayatının büyük aşkıydı. - Painting was the great love of his life.

O, ressamlık için yeteneklidir. - He has an aptitude for painting.

painting
{f} boyama

John kapıyı boyamaktadır. - John has been painting the door.

Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü. - Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.

painting
resim yapma sanatı
painting
{i} resim sanatı

İş resim sanatına gelince tam bir amatörüm, ama bu tabloyu gerçekten beğeniyorum. - I'm just an amateur when it comes to art, but I really like this painting.

O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı. - He brought the art of painting to perfection.

painting
resmet/boya
painting
{i} boyacılık, badanacılık
painting
boyacılık/ressamlık/resim
Английский Язык - Английский Язык
painting
color laid on; paint
Избранное