Tom bu konuda Mary ile işbirliği yaptı.
- Tom collaborated with Mary on that.
Belki işbirliği yapabiliriz.
- Maybe we could collaborate.
Proje üzerinde işbirliği yapmalıyız.
- We should collaborate on the project.
İnsanların seninle işbirliği yapmasını istiyorsan daha samimi olmak zorundasın.
- If you want people to collaborate with you, you have to be friendlier.
İnsanların seninle işbirliği yapmasını istiyorsan daha samimi olmak zorundasın.
- If you want people to collaborate with you, you have to be friendlier.
Proje üzerinde işbirliği yapmalıyız.
- We should collaborate on the project.
Tom ve Mary arasındaki işbirliği çok düzenli gitmiyor.
- The collaboration between Tom and Mary is not going very smoothly.
İşbirliğiniz hepimiz için önemlidir.
- Your collaboration is important for all of us.
Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.
- Tatoeba should not admit as collaborators those who only wish to denigrate its image and demean its activity.
Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.
- But that's not the whole picture. Tatoeba is not just an open, collaborative, multilingual dictionary of sentences. It's part of an ecosystem that we want to build.
Çok fazla işbirlikçi ruhum yok.
- I don't have much collaborative spirit.
Onlar iş arkadaşıdırlar.
- They are collaborators.
If you collaborate with the occupying forces, you will be shot.
Let's collaborate on this dictionary, and get it finished faster.
... find a way to collaborate. ...
... they collaborate with a bigger person. ...