Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
- Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Tom'un soğukkanlı bir katil olduğundan şüpheleniyorum.
- I suspect that Tom is a cold-blooded murderer.
Soğukkanlılıkla vuruldu.
- He was shot in cold blood.
Elizabeth Alister'i soğukkanlılıkla öldürdü.
- Elizabeth killed Alister in cold blood.