Küçük değişiklikler büyük bir fark yaratabilir.
- Small changes can make a big difference.
Öğrencilerimizin deprem kurbanlarının refahına katkıda bulunmaları için bize izin verin; cebimizdeki bozuk paralar bile bir yere kadar yeterli olacaktır.
- Let us students contribute to the welfare of the victims of the earthquake; even loose change will go a long way.
Bozuk paramı genellikle masamın çekmecesine atarım.
- I usually toss my loose change into my desk drawer.
Üzgünüm fakat hiç bozuk param yok.
- I'm sorry, but I don't have any small change.
Hiç bozuk param kalmadı.
- I don't have any small change left.