Bu mağaza erkek giyimi sunmaktadır.
- This shop carries men's clothing.
Tom'un bir giyim mağazası açma çabaları boşa gitti.
- Tom's efforts to open a clothing store went up in smoke.
Bu giysiyi ben kendim yaptım.
- I made this clothing myself.
Ben çevrimiçi giysi satarım.
- I sell clothing online.
Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.
- Mary is wearing provocative clothing.
O sadece ikinci el giysiler alır.
- She only buys second-hand clothing.
Ben elbiselerimi berbat edeceğim.
- I'll ruin my clothing.
Ben elbiselerimi mahvetmiyorum.
- I'm not ruining my clothing.
Bugün elbette sıcak! Yanlış türde kıyafet giydim.
- Today sure is hot! I wore the wrong kind of clothing.
Her ikisi de koyu renk kıyafetler giymişti.
- Both wore dark clothing.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
- She provided the traveler with food and clothing.
Çocuklar yiyecek ve giyecek için ebeveynlerine bağlı.
- Children depend on their parents for food and clothing.
Lee en güzel elbisesini giymişti.
- Lee was dressed in his finest clothing.
O, elbisesini mahvediyor.
- He's destroying his clothing.